Gereksiz Düello

Saat ilerlemiş, hava nerdeysa aydınlanacaktı. İki beden hastahane önünde belirmişti bu sefer de. Burası daha kalabalıktı Diagon Yolu'na nazaran, hastahane ışıklarının neredeyse tamamı yanıyordu. Başını kaldırıp üst katları süzdü göz ucuyla.

- Dikkat çekmeden içeri girip bir an önce bitirelim tedavini, sonra da gidelim. Seni bulmalaır oldukça kolay kürkçü dükkânında. diye sırıtıp şifacının koluna girdi TJ. Elini cebine atıp Lilith'in verdiği nişanı çıkarttı ve yakasına iliştiriverdi alelacele.

- Kaçıncı kata çıkıyoruz?

Cisimlendikleri yer Mungo'nun hemen önüydü.Birkaç gündür girmiyordu kadın buraya.Kim bilir neler düşünülüyordu şifacı hakkında.Theodore koluna girince ona eşlik etmek için gülümseyip kolundan destek aldı iyice.
"Zemin kata gidelim ama arka kapıdan girsek daha iyi olur.Jimmy bana yardımcı olur.Bizi bekliyor olacak olacak zaten.Önce iksiri almalıyım sonra 5.kata çıkıp kütüphaneye gidebiliriz."
Tj'in yakasındaki broşu düzeltip sırttı
"Yakıştı." dedi sırıtarak,sonra Mungo'nun arka kapısına doğru ilerlemeye başladılar.

Önce başını eğip yakasına baktı sonra da dönüp Lilith'e sırıttı.

- Benden de şifacı yaptın ya...neyse gidelim bakalım. Arka kapıya doğru ilerlerken göz ucuyla da etrafı süzüyordu. Asasından çıkan ejder ise dikkat çekmemeleri gerektiğini anlamış olsa gerek TJ'in boynuna dolanıp hareketsizce eşlik ediyordu. Kapıdan girdiler ve Lilith'in önderliğinde koridorlara girip çıkmaya başladılar. Theodore'un eli istemsizce broşa gidip geliyordu. "Şifacı olmadığım anlaşılırsa ne yaparım?" edasında etrafa attığı bakışlar karşılıksız kalmıyordu haklı olarak. Daha önce buraya kaç keere gelmişti ki? Bir elin parmak sayısını geçmezdi herhalde, bir de "şifacı" olarak düşünürsek...

- Ne diyeceğiz peki benimle ilgili sorulara? Ağız birliği etsek fena olmaz hani. diye Lilith'e fısıldarken karşısından gelen adamla göz temasını kurmuştu bile. Bu Lilith'in bahsettiği Jimmy adındaki şifacıydı, en azından TJ öyle düşündü. Bozuntuya vermeden bakışlarını Lilith'e kaydırdı.

- ...tabi ki haklısınız ama önce kolunuzla ilgilenelim, daha sonra detayları konuşuruz. cadının kolunu nazikçe tutarken Jimmy yanlarına kadar gelmişti bile. Gözlerini kısıp tekrar adama baktı TJ.

- Sen...Jimmy olmalısın, baş şifacı senden bahsetmişti. Merhaba.dedikten sonra elini uzattı tokalaşmak için.

Kadın kolundaki sızıyı unutmaya çalıştı.
"Sana şifacılık yakışıyor."
dedi kadın hınzır bir ifadeyle sırıtırken.Birkaç dakika içerisinde aralarında konuşurken Jimmy çıkmıştı bile koridorun sağ tarafından.Etrafında kimse yoktu.Tj'in uzattığı ele ciddi bir ifadeyle baktı elini uzatmadan önce Lilith'in önüne geçip referansını yaptı şifacı
"Hoşgeldiniz Bayan Ventrue"
dedi ve tekrar kalktığında Tj'in elini sıktı.
"Siz yeni şifacı olmalısınız Bayan Ventrue sizden bahsetmişti."
Mavi gözlerini tekrar Lilith'e dikti.
"Çok dikkatsizsiniz Bayan Ventrue.Kurdunuzu kullandığınız sürece zarar göremeye devam edeceksiniz.Umarım bu sefer dönüşümden önce iksiri size ulaştırabilirim.Dilerseniz derhal kütüphaneye gidin,ben size iksiri getiririm."
Kadın başıyla selam vermekle yetindi.Lilith Jimmy'ye her zaman güvenirdi.Ne de olsa Mungo'ya geldiğinde her şeyi ona gösteren ilk oydu.Baş şifacılığı hakettiğini bile düşünürdü genç kadın ama Jimmy bunu asla kabul etmemişti.Tek isteği sadece yardım etmekti.
"Teşekkürler Jim."
Jimmy kadının koluna baktı yan yan sonra başını sallayarak iç çekti
"Rica ederim Bayan Ventrue.Bu arada hala tehlikedensiniz gazeteler size odaklanmış durumda.Hemen hemen her gün seherbazlar tarafından sorguya tutuluyoruz.Umarım yakın zamanda bu işi çözümlersiniz."
diyerek arkasını döndü adam.Elini kaldırıp
"Başka bir şey var mı?" uzatıp Tj'i işaret etti arkası dönükken.

Adamın tavırları garip gelmişti biraz TJ'e, yüzündeki sahte gülümsemeyi biraz daha koruyabilmek için dişlerini sıkıyordu.

- Şimdilik başka bişey yok. Bayan Ventrue ile kütüphaneye gidiyorduk biz de zaten, değil mi? diye çaktırmadan kaş göz işaretleri yaptı Lilith'e ve cevap vermesine fırsat tanımadan kolundan çekiştirmeye başladı. İksiri getirirsiniz daha sonra. diye de seslendi adama ordan uzaklaşırken. Gözden kaybolduktan sonra da fısıldadı yine genç şifacıya.

- Nerden çıktı bu oyun? Yüzlerce metreden belli oluyor sahte şifacı olduğum. homurdanıyordu bir yandan da. Kadının canını yakıp yakmadığı ise meçhuldü.

Lilith referansını yaparken Tj kolundan tutmuş çekiştirmeye başlamıştı bile kadını.Lilith seke seke hızlanıyor sonra da Tj'yi durdurmak için yavaşlamaya çalışıyordu.Başarısız olduğunu görünce Jimmy'yi çoktan atlatmış olsa gerek rahat tahat konuşmaya başladı
"Sakin ol sakin ol..." Aynı anda yavaş yavaş sesini kısmaya başladı.Tam dudakları aralanmışken ayak seslerinin gelmesiyle Tj'i koridorda bulunan ve birkaç boş iksir tüpünün depolandığı ufak bir odaya doğru sürükledi.Yakasından tutup çekiştirdi ve kapıyı açtı
"İçeri!İçeri..." dedi telaşla fısıldarken.Kapıyı açar açmaz içeriye itti Tj'i ve kapıyı da arkasından kapatıp içerden kilitledi.Kolundaki yarı kapalı yarayı üfledi
"Ouch ouch...Hey bir bayana bu kadar sert olma" dedi gülerken.
Karanlık olan odayı adınlatmak için asasını çıkarttı
"Lumos." dedikten sonra oadanın raflarına doğru geçti.
"Kim demiş?Gayet de iyisin rol yapmada...Tek ihtiyacımız üzerindekileri değiştirmek.Buralarda beyaz bir cübbe olmalı.Mungo şifacılarının cübbelerinden birini bulabiliriz." dedi ve daracık odada parmak uçlarına çıkarak rafları karıştırmaya başladı.İksir tüplerinin çıkardığı tıngırtıyı kesmeye de çalışıyordu aynı anda.

- Afedersin farkında değildim. dedi suratını buruşturup ve Lilith'le beraber odaya girdi. Karanlıkta birşey göremiyordu ki şifacı kendisinden önce davranıp aydınlatmıştı içerisini. Biraz havasız gibiydi oda sanki ve ikisi için oldukça dardı. Kendisi de arkasını dönüp sağa sola bakınmaya çalıştı ama kolları sürekli arkasında kalan Lilith'e çarpıyordu.

- Daha büyük başka bi oda yoktu sanki koca hastahanede. şakayla karışık kızıyordu TJ. Birşey bulamayacağını farkedince de karıştırmaktan vazgeçip arkasını döndü tekrar, genç kadının parmak uçlarında durmakta pek başarılı olduğu söylenemezdi. Aynı şekilde asa dükkânında yere düşüşü geldi gözlerinin önüne ve sırıttı.

- Ehmm, şey... yardım etmek maksadıyla ellerini Lilith'in beline koydu. Bulabildin mi o bahsettiğin cübbelerden birini?

Lilith raflara ellerini uzatıp yoklarken zorlanan bir ses tonuyla konuşuyordu
"Burada sadece iksir tüpleri saklanır.Zaten yakalanmamak için en uygun yer burası bilmem farkında mısın o sırada seni saklayabilecek bir yer bulamadım." İksir tüplerini el yordamıyla bir sağa ittiriyor bir sola kaydırıyordu.Kimisi dolu olduğundan dikkatli hareket etmeye çalışıyordu.
Tj'in ellerini belinde hissettiğinde bir anlık hareketsiz kaldı
"Şşşş...Kımıldama." dedi sessizce.
Kendisi kımıldamadan öylece durdu.Tabi bulundukları pozisyon ne kadar rahat bilinmez ama.
Kapının hemen altına baktığında asasındaki ışığın etkisiyle bir parça gölge gördü.Parmaklarının uçlarındayken yavaşça doğruldu genç kadın.Ellerini raflardan çekmedi ya da Tj'in kımıldamasına izin vermedi.Gölge tam kapının dibinde durdu kadın sessizce "Nox." dedi ve asa yavaşça söndü.Kapının kolunun sesini duyduğunda irkilen Lilith Tj'in ellerini sıktı belineyken.Göz kapaklarını kapattı.Kapı açılmayınca ayak sesleri tekrar uzaklaştı.

Lilith birşey görmüş olsa gerek TJ'den sessiz olmasını isteyince o da çıt çıkartmadan bekledi. Işık söndüğünde ise boynunda duran ejder hafif hareketlendi ve TJ'in burnunun dibinde dolanmaya başladı. Burnu kaşınan TJ ise tam elini çekecekti ki Lilith sıktı ellerini. Daha fazla dayanamayıp yüzünü koluna yapıştırdı ve kendini sıkarak olabildiğince az ses çıkartarak hapşurdu. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra da hafif yaşarmış gözlerle Lilith'e baktı.

- Afedersin, dayanamadım.

Ayak sesleri uzaklaştığında Lilith rahatlamış bir şekilde önce sağ gözünü sonra da sol gözünü açtı ve derin bir iç çekti.Elini göğsüne dayayıp asasını kavradı tam odayı aydınlatacakken Tj'in koluna yapışıp hapşırmasıyla asa elinden düştü ve kadın olduğu yerde anlık bir irkilme yaşadı
"Hey!"
Yere düşen asanın sesinin gittiği yöne odaklandı.Asa belli ki yuvarlana yuvarlana bir noktaya gitmiş sonra da bir yere çarparak durmuştu.Tj'i zar zor karanlıkta seçip gömleğinin cebindeki mendili çıkartı ve büyücünün burnuna yapıştırdı
"O cep ejderine dikkat et ve tabi ki kendine de.Şimdi burayı biraz aydınlatırsan anlarsın ya şu durumdan kurtuluruz."
Tabi garip bir durumda oldukları kesindi.Biri kapıyı açmayı becerebilse bir cadı ve büyücünün bu pozisyonda görünmesi kaçamak yaptıklarını sandıklarına işaretti.Lilith bu düşünceyle yanaklarının kızardığını hissetti ve acele etmesi için Tj'yi dürtükledi
"Haydi haydi."

- Tamam tamam dur iki dakka. fısıldarken mendille burnunu temizledi ve cebinden asasını çıkartıp içeriyi aydınlattı az da olsa, sonra da eğilip cadının asasını aldı düştüğü yerden. Sen soktun bizi buraya, benim ne suçum var? homurdanıp burnunu çekti ve asayı geri verdi Lilith'e.

- Buldun mu önlüğü? Yoksa ben dışarı çıkıp bekleyeceğim. ışığı söndürüp tekrar yerine koydu asasını ve ejderin de etrafında dolanmadığından emin olduktan sonra sessizce bekledi.

"Sonunda." raflardan birine doğru atılıp hafifçe zıpladı ve eline geçen kutuyu çekiştirdi.
"Buldum.Umarım uyar."
İçini açmak için biraz daha aşağıya çekiştirdi kutuyu ve bir alt rafa koydu.Bandını söküp içindeki beyaz cübbeyi çıkarttı.Cübbeyi Tj'in kolunu askı niyetine kullanarak astı ve kutyu tekrar kaldıkıp üst rafa fırlattı.Ellerini tozları temizlermiş gibi birbirine vurdu.
"Çıkabiliriz.Önce giyin sonra da çıkalım."
Kendi üzerine de alması gereken bir cübbe vardı.Bu sefer alacağı cübbe açık gri renkti.Hastalara genelde bu renk cübbeler giydirilirdi ve kalitesi daha düşüktü.Eğildi ve rafların altına baktı el yordamıyla.Temiz gibi görünen odanın tozlu olması kadını arada bir hapşırtıyor ve burnuna elinin gitmesine neden oluyordu.
"İyiki birkaç aylığına yok oldum bu kadar çabuk bakımsız hale geleceğini bilemezdim buranın."
Söylene söylene gri renkli cübbeyi üzerine geçirdi.Başını örtüp beyaz saçlarını saklamaya çalıştı
"Tamam çıkabiliriz.Şimdi en iyisi direk kapıdan çıkmamak.Bir dakika..."
Tj'yi biraz sağa doğru yöneltip kapının arkasını gösterdi ve hemen ayağının altındaki demirden kapıyı çekmek için kulpundan tuttu.Büyük bir gürültüyle açıldı kapak ve toz içinde bıraktı tüm odayı.Lilith öksürerek
"İçeri...Acele et.Bu gürültüye herkes doluşur buraya"

Lilith'in verdiği cübbeyi sırtına geçirip O'nun da kendi cübbesini giymesini bekledi. Tanınmamak için örtüyordu sanırım saçlarını, komik görünüyordu biraz. TJ gülerek kenara çekildi ve kadının kapıyı açmasını bekledi. Çıkan gürültüyle toz bulutu arasından geçerek kapıyı geçti ve yürümeye devam etti. Eliyle ağzını ve burnunu kapattı.

- Burası neresi peki? Bir diğer ufak odaya götürmüyorsun bizi, değil mi? sanki burnundan konuşuyormuş gibi çıkınca sesi kendisi de güldü buna. Şifacının kapıyı tekrar kapatmasını bekledikten sonra kibarca yol verdi önden gitmesi için. Zira bilmediği bir yerde önden giderken arkasındakilerin kendisini sağa sola yönlendirmesi, dürtmesi falan pek hoşuna gitmezdi.

Lilith tek kaşını kaldırıp
"Kıkırdama bana.Ayrıca korkma ben insan yemem...Tabi henüz"
dedi imalı bir şekilde.Sonra da Tj'in burnu tıkıyarak konuşması ve sesinin çıkardığı garip efektle kendisini tutamayarak gülmeye başladı bir anda yok oldu o sinir dalgası.
Kapı arkasından kapandığında asasını tekrar eline alıp "Lumos." dedi.
Aydınlanan karanlık koridorun ucunda başka bir ışık vardı.
"Burası direkt kütüphaneye gidiyor." Kolundaki yara kapanmış ama pembe bir renge bürünmüştü.
"Sanırım acele etmeliyiz.Zira beni taşıyarak odaya götürmeni istemem hele de boynunda böyle bir şey varken." Tj'yi elinden tutup çekiştirmeye başladı.Koşar adımlarla yürüyordu kadın.İksiri bir an önce bedenine enjekte etmeli,tüm yaralarını kapatmalı ve enerjisini toplamalıydı.Tabi önemli olan ise dönüşümünü engellemekti.Profesör Kain'in kendisine yardımı büyüktü evet ve ayrıca Lilith bir kere dönüştüğünde kontrol çıkarak Daichi'nin ölümüne neden olmuştu.Aynı şey Theodore için de geçerliydi.Ona zarar verme korkusu kadını acele etmeye teşvik ediyordu.
"Önce bu yaratığı öğrenelim sen araştırmanı yaparken ben de kalan işlerimi halledebilirim."

- İyi de sen istedin o gereksiz düelloyu, ben zorlamadım seni. diye hayıflanırken (!) kadının koluna takıldı bakışları. Garip bir renge dönmüştü yara. Elinden tutup çekiştirmesi ise bunun normal olmadığını kanıtıydı. Koşar adım takip etti Lilith'i.

- Ha Ha Ha! Çok komiksin küçükhanım. Merlin'e yalvar da senin o duruma düşmeden iksirini kullanmana yardımcı olsun. ejder şifacının laflarına alınmış gibi hareketlenip alev püskürtmeye çalışacakken TJ asasını çıkarttı ve onun dikkatini çekmek için renkli renkli ışıklar çıkartmaya başladı asasından.

"Ne zaman normal şeylerle, normal kişilerle karşılaştın ki sen Theo?" diye de iç geçirmekten alı koyamadı kendini.

"Bilmem farkında mısın ama sana yardım etmeye çalıştım.Bir dahakine hatırlat daha kötüsü için uğraşırım."
kolunun uyuşması Tj'in bileğini bırakmasına neden oldu.Cübbesinin içine saklayarak kapşonu altından dişlerini sıktı.Buna istinaden adımları hızlandı.
Ciddi bir ses tonuyla konuştu Lilith
"İnan bana geç kalırsak ne Merlin ne de başkası yardımcı olur.Tabi bana değil sana."
Ejderin mırıldanıp garip garip hareketler yapmasına sadece kulakları şahit oldu kadının.Shiro'nun yarası ya da yapılan düello değildi olanların böyle gelişmesi.Lilith ile Shiro arasındaki bağ kadının beden gücünü kontrol edememsine neden oluyordu.Önceden yaptığı gibi.Ruhu çok güçsüzdü bu beden karşısında.Bu yüzden Shiro'nun huysuzluğu ve güce olan zaafı kadını da kontrolden çıkartabiliyordu.
Koridorun sonundaki ışığa yaklaştığında içeriye girdi.Tj'in de girdiğininden emin olduktan sonra kapı girişi görünümlü noktaya elini sürterek asasını değdirdi kolonların kenarlarına.Elini açıp avuç içini bir duvara değdiriyormuş gibi kullandı.Elini duvara dayarken gözleri sivirip büyüyen tırnaklarına dikildi,hemen cübbenin içine saklayıp asayı bir kere daha kolonlardan gezdirip duvarın oluşmasına neden oldu.
Ellerini gizleyip başındaki kapşonu iyice kapattı bedenini.Odaya girildiğinde ortalığı kaplayan eski parşomen kokusu dikkati çekiyordu.Lilith hafif seğirdiğini anladığında eliyle alnı tutup başını ovaladı.Pencerenin kenarındaki raflardan birine yöneldi.Renk renk kitap kaplarından turkuaz renkli kitabı çekip arkasındaki beyaz küreyi aldı.İçini açıp sarı renkli bir sıvı çıkarttı.Hemen yanında bulunan şırıngayı alıp iksiri yavaş yavaş bedenine enjekte etmek için kolunu sıyırdı.Kitabın hemen yanındaki lastiği kapıp omzunun hemen altına sıkıca bağladı.Şırınganın iksiri sonuna kadar aldığından emin olduktan sonra sandalyeye bıraktı bedenini.
Kolunu sıyırdığında uzayayan tırnaklarını avuç içinde saklamaya çalıştı.İğneyi bir kere sıkıp koluna geçirdi yavaşça.Kahkülleri arasından parıldayan bir çift sarı göz göründü,göz kapaklarını kapatıp kapşonu altına saklandı başı.Birkaç saniye sonra da tırnakları küçüldü.

- Yardım etmeye çalıştığının farkındayım ama düello fikri, hatta patronus... sözleri kadının bileğini bırakmasıyla yarım kalmıştı. Belli ki kontrolü de kaybediyordu şifacı giderek. Sesini çıkarmadan takip etmekle yetindi.

Kütüphaneye geldiklerinde Lilith'in aceleci tavırlarını dikkatle izledi. Kendisi cübbesinin altına saklamaya çalışıyordu ki özellikle son sarfettiği sözlerden sonra TJ herhangi bir durum için hazırlığını yapmıştı bile. "Ben zaten o kadar geç olmasına izin vermezdim." diye geçirdi içinden. Şifacının şırıngayla işi bittiğinde ise karşısına geçip eğildi. Kadının elini kaldıracak hâli yok gibiydi. Kolundaki lastiği çözüp elindeki şırıngayı aldı ve kenara bıraktı.

- İyi misin? Lilith'in kapşonunun altına gizlediği yüzüne bakmaya çalıştı.

Doğruydu Tj'in söyledikleri.Patronus büyüsü ile düelloya katılmak...Hatta bunu kendisine bağlı bir hayvanla yapmak...Mantık dışıydı ama işte Shiro laf dinleyen bir hayvan değildi.Kısmen...Sadece sahibini korkumaya çalışan bir köleydi ona göre.Ama Lilith'e göre sadık bir yandaş.Biribirine bağlı olmalarındaki nedeni Lilith asla bilemedi ama Shiro bunu anlasa bile asıl sahibinin Amaterasu değil Lilith olduğunu bilse bile bedenen kadını her gördüğünde ona olan sadıklığını gösterirdi.
İksir damarlarından bedenine yayılırken yanan her nokta kadının tenindeki pembeliği yok edip normal haline getiriyordu.Elleri eski hallerine dönmüş ve beyaz tenine bürünmüştü bedeni tekrar.Şırınga elinden kayıp alındığında parmaklarını oynattı ve rahatlama hissiyle derin bir nefes aldı.
Gri renkli cübbenin altından bakan sarı gözleri Theodore için görünmeye hazır gibi kapşonun altından belirdi açılmasıyla.Beyaz kahküllerinin altından beliren çizgi halini alan gözler küçüldü ve eflatuna döndü...Dudakları altındaki dişleri yok oldu.Lilith telaşla buğulanan görüş açısı netleştiğinde Tj ile göz göze geldi.Ayağa fırladı aniden ve kapşonunu geri çekti.
"İyiyim teşekkürler." dedi ve pencereye yöneldi.Cama doğru baktığında elini kaldırdı ve soğukluğu hissetmeye çalıştı.Pencere dar başka bir koridora bakıyordu.Yüzüne baktı kapşon altından ve normale döndüğünü gördü.Kapşonu kapatmışken yavaşça tekrar açtı ve yüzüne sürdü soğumuş olan elini.Cildini inceledi...
Sonra hiçbir şey olmamaış gibi raflara yönelip
"Evet haydi şimdi ejderhamızın hikayesini öğrenelim.Burada o kadar çok kitap var ki anlatamam.Özellikle Hogwarts'ın yasak bölümünden aşırdığım bir kitap vardı eminim ki o şey işimize yarar."
Harıl harıl konuşuyordu konuyu değiştirmek için.

Sandalyenin önünde dizinin birini yere dayamış Lilith'i izledi. Az önceki hâlinden eser yoktu, yeniden canlanmış gibi bir oraya bir buraya gidiyor, durmadan konuşuyordu. Theodore buna sevinmişti tabi ki ama bu değişimle ilgili istediği cevapları vermekten kaçınırmış gibi bir hâli vardı şifacının. Eninde sonunda öğrenecekti nasılsa o yüzden aldırmadı, şimdilik...

Bu arada ejder TJ'in yanından ayrılmıştı çoktan, rafları kurcalayan şifacının omzunun üzerinde süzülüp kitaplarda yazanları okuyor gibiydi. TJ ayağa kalkıp ellerini cebine soktu ve sandalyenin etrafında yavaş adımlarla dönmeye başladı.

- Bana mı anlatıyorsun o "yasak" bölümleri? özellikle vurgulamıştı yasak sözcüğünü, çünkü Amaterasu'da adı gibi biliyordu TJ'in ne kadar meraklı bir çocukluğa sahip olduğunu ve bu yüzden de başına neler geldiğini. Gülerek ejderin hareketlerini takip ediyordu.

Lilith gülmeye başladı.Yüzündeki solgunluğu yok etmesi birkaç saatini alacaktı.Doluk teni eski haline biraz dinlenmeyle geçerdi ne de olsa.
Rafları kurcalarken omzunun kenarında beliren ufak ejdere baktı yan yan.Kitabın bir sayfasını çevirdiğinde ejder meraklı meraklı bakıyor ve sanki inceliyormuş gibi kıvrılıyordu çizgi gözleri.Lilith kitabı omzunun üzerinden tutup tekrar sayfasını çevirdğinde takibe devam ediyordu.Sol tarafına kitabı geçirdi ve minik ejder o tarafa uçtu,sağ tarafına geçirdiğinde sağ tarafına uçtu.
Gözlerini kısıp bakan şifacı
"Yaramaz olduğu kadar da meraklı.Tıpkı sen."
dedi tekrar gülerek.Bir eliyle kitabı incelerken diğer eliyle bedenine sarılı cübbeyi çıkartıp az önce oturduğu sandalayeye bıraktı.
"Sanırım bu miniğin bir adı var bu bir.Ayrıca asaya bağlı olduğu kesin bu iki ve deeee..."
parmağıyla satırları takip etmeye devam etti.Ejder de aynı şekilde başını kadının parmağıyla hareket ettiriyordu
"Sanırım ondan kurtulmanın yolu yok tabi konuyu pek kavrayamadım.Tam olarak ne olduğunu anlamak zor gibi.En azından zararı olmadığını bilmek güzel.Ayrıca sanırım büyüyecek..."

Şifacının yanına gelip elindeki kitaba baktı aynı ejderin yaptığı gibi kadının omzunun üzerinden. Yeşil gözleri satırdan satıra atlarken ejder Theodore'un etrafında dolanmaya başladı tekrar.

- Adı var mı yok mu bilmiyorum, ama bir ad verebiliriz. çenesini sıvazlayıp düşünmeye başladı. Kırmızı, yarı saydam, ufak bir ejder. Gerçi ne kadar böyle ufak kalacak, büyüdüğünde nasıl birşey olacak bunlar hakkında da hiçbir fikri yoktu.

- Asaya bağlı olduğunu zaten biliyoruz. cebinden asasını çıkartıp dikkatlice incelemeye başladı. Üzerinde herhangi bir yazı, bir işaret yoktu. Sıradan birşeye benziyordu. Belki de daha önceden bir başkası tarafından kullanılmıştır bu asa ve ejder de içine hapsedilmiştir, olamaz mı? kaşlarını havaya kaldırıp Lilith'e baktı.

Kadın başını sallayıp
"Evet haklısın." diyerek kitabın satırlarını incelemeye devam etti.Elini başına koyup alnını ovuşturdu
"Bir isim bulabilirsin ama tam olarak nasıl bir tür bilmiyorum ki ayrıca..." mırıldanarak kitabın satırlarını okudu başını sallayıp
"Kitap çok eski yazılanları çok zor okuyorum tek bildiğim şey şu ki; bu şey büyüyecek.Büyüklüğü şu kadar..." diyerek Tj'ye doğru döndü ve kitaptaki ejderha resmini gösterdi.Hemen hemen Theodore kadardı.
"Shiro gibi bu şey.Yani asaya bağlı tek fark sana bağlı değil.Yani sana bağlanıp bağlanmayacağına sen karar vereceksin."
Ejderin rengi kızıl gözleri yeşildi resimde.Kuyruğunda sarmaşığı andıran dikenler vardı.Hemen sırtında tekrar kızıl renkte pullar.Tj'in elindeki asaya benziyordu adeta...
"Acaba..." diyerek duraksadı ve çenesini okşadı kitabı Tj'in eline vererek ve az önce kitabı aldığı rafın üzerine yetişmek için merdiveni çekti.En üst noktaya çıkıp başka bir kitap çekti ve Tj'ye uzattı
"Ejderha türlerine bakalım." diyerek sözü bitirdi.Lilith o anda boynundaki kolyeyi ovarak Shiro'yu hissettiğini düşündü bir an.Hayvana biraz sert davranmıştı oysa amacı yardımdı sadece.

Lilith'in verdiği bir diğer kitabı kurcalamaya başladı TJ. Sayafaları değiştirip dururken en ufak ayrıntıyı gözden kaçırmamaya çalışıyordu. Birkaç dakika sonra sayfaların birini okurken küçük ejder satırlardan birinin önüne geçti boylu boyunca, yarı saydam olması alttaki yazının görünmesine yol açıyordu.

- Sanırım birşey buldum... diye Lilith'e seslendi. Şifacı yanına geldiğinde ise kitabı göstererek, ...baksana şu yazana.

"...kızıl dev dünyada yaşayan bütün canlıları korumak için çalıştı ve hayat-bağlayıcı olarak bilinmeye başlandı. Üstün bilgeliği ve bütün canlılara gösterdiği şefkat sayesinde, Ejderhakraliçe olarak taçlandırıldı ve türündeki diğerlerine egemenlik sağladı."

-...belki de bu asanın sahibini korumak için görevlendirilmiştir bu ufak ejder. o sırada ejderin çizgi gibi göünen gözleri aralandı ve TJ'in yeşil gözlerine odaklandı. Yani beni. ejder evet anlamında başını aşağı yukarı salladı. Yalnız tahminlerimizde bir yanılma olabilir. Yarı saydam.... başını kaşıyarak kitabı kurcalamaya devam etti.

Kadın ejderha türlerini açıklayan kitabı sandalyeye bırakıp merdivenden atladı.Tj2in gösterdiği yazıyı okudu.
"Demek koruyucu...Shiro gibi...Çok garip."
Kadın Shiro'yu çağırmak için asasını çıkarttı ve şeklini inceledi.Gerçekten bağlıydı asaya.Shiro ortaya çıkmadan öncede asa beyazdı,Shiro Amaterasu'yu bulduğunda bedeni farklıydı hatta patronus büyüsü bile yoktu kızın henüz.Kolyesini çıkartıp kararan noktalarına baktı.Okşayıp Shiro'nun ortaya çıkması için birşeyler fısıldadı.Beyaz kurt uluma eşliğinde kadının hemen yanında belirdi.Kuyruğunu sallayarak yanaştı sahibine.Lilith önce biraz tedirgin davrandı ve elini uzatmadı.Shiro bunu anlayınca kadının elini başıyla kaldırıp süründü.Lilith dayanamayarak hayvanın boynuna sarıldı.
"Asaya bağlı olan bir ejder.Aslında baştan beri amacı senmişsin gibime geliyor.Yani aslında aradığı kişi..." Shiro'nun yanında durup eliyle başını okşarken
"Shiro'nun hikayesi biraz farklı baştan beri kızıl kraliçenin ağacında bulunan bir hayvan.Ölümü orada gerçekleşmiş ve ruhu oraya hapsedilmiş.Büyükannem Amaterasu bunu bilmezken yaptırmış asayı fakat bu minik dostumuz biraz farklı..."
Ejdere baktı çenesini kaşıyarak
"Belki diğer ejderha türlerine egemen olmuş olabilir ama bu halde ortaya çıkması henüz güçsüz olduğunu kanıtlar.Güçlendikte eminim ki büyüyecek."
Tj'e yanaşıp kulağına fısıldadı
"Yalnız Theodore..Emm..Ya bu şey senin pumandan farksız olursa yani amacı belki de sadece seni kullanmak.Bilmiyorum sadece güvensizlik"
O sırada Shiro Tj ile Lilith arasına girerek kadının bacaklarının önüne oturdu.

Ayaklarının dibinde oturan kurdun başını sıvazlayıp gülümsedi. Lilith kulağına birşeyler fısıldarken de ejder ikisinin arasından süzülüp geçti.

- Beni kullanamayacak kadar güç...süz... aklına birşey gelmişti TJ'in ve bu da lafını bitirmeden kesik kesik konuşmasına sebep olmuştu. Ejderin bakmadığı bir anda çaktırmadan Lilith'e göz kırptı ve kitapta bahsi geçen kızıl devin resmine iyice baktıktan sonra kapatıp sözlerine devam etti. ...ya da benim güçsüz olan, ona ihtiyacım var. Ayrıca öyle birşey de olmayacak. merdivene çıkıp kitabı yerine bıraktı ve hiçbirşey olmamış gibi aşağı inip kurtla oynamaya başladı.